• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Hazreti Ömer 4

HAZRETİ ÖMER-IV
 
6. Hz. Ömer’in İslam’ın Asli Kaynaklarının Korunmasına Gösterdiği Hassasiyet

Fıkıh ilmi bütünüyle Ömer(RA)'in icadıdır. Abdullah ibni Mesud'a göre bütün Arabistan'ın ilmi terazinin bir kefesine, Ömer'in ilmi de diğer kefesine konsa, Ömer'in ilmi daha ağır basar. Bugün Müslümanlar arasında cari olan bütün fıkhi mezheplerin kaynağı Hz. Ömer'dir.

Hadis rivayetinde altın silsile olarak adlandırılan iki silsile vardır. Bunlar; İmam Malik-Nafi- Abdullah bin Ömer, ikincisi ise; Zühri- Salim-Abdullah bin Ömer'dir.  Her iki silsilenin de dayanağı-ilk kişisi- Ömer'in oğlu Abdullah'tır. Döneminde  zekât verilecek Müslüman bulunamayan, adaletiyle meşhur Emevi Halifesi Ömer bin Abdülaziz de Hz. Ömer'in oğlu Asımın kızının oğludur.

Karza bin Kâb anlatır: "Ömer bizi Irak'a gönderirken uğurlama sırasında, uğurlamaya geliş sebebini bilip bilmediğimizi sordu. Bizi teşrif için gelmiş olabileceğini söyledik. Evet dedi, fakat bundan başka bir sebep daha olduğunu söyledi. Halkın Kur'anı Kerim okumaktan arı gibi uğuldadığı bir yere gitmekte olduğumuzu, orada insanları Hadisle meşgul etmememizi, Hadisi Kur'an ile karıştırmazsak bizimle beraber olduğunu, Resullullah'tan az rivayet etmemizi tembih etti. Karza Irak'a vasıl olduğunda halk onlardan Hadis rivayet etmelerini istedi. Karza, Ömer(RA)'in bunu yasakladığını söyledi.

Ebu Selma der ki: "Ebu Hureyre'ye Ömer'in zamanında neden şimdiki kadar çok hadis rivayet etmediğini sorduk. Ebu Hureyre eğer öyle yapmış olsaydı Ömer'in onu kamçılatacağını söylerdi. Ömer, Abdullah bin Mesud'u, Ebu Derda'yı ve Ebu Mes'ud el Ensari'yi doğrudan Hz. Peygamberden Hadis rivayet ettikleri için hapsettirdi. Darimi  Müsned adlı kitabında, Ömer'in muharebe ve gazve hikâyelerinin az rivayet edilmesini istediğini belirtir.

Hz. Ömer’in Hadis ve gazve rivayetlerini sınırlandırmasının; Kur’an’ı Kerim’in toplanarak bir kitap haline henüz getirildiği,  İslami devletin kuruluş sürecinin halen devam ettiği, Hadis ilminin yeterince tekemmül etmemiş olduğu ve münafıkların Müslümanların arasına fitne sokmak için cirit attığı bir dönemde; bu sürecin uydurma rivayetlerden etkilenmeden asli kaynaklara bağlı kalınarak tamamlanması ve asli kaynakların saflığının korunması hassasiyetinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Yukarıda aktarılan anekdotlar bir hadis düşmanlığı değil, kaynakların korunmasına gösterilen hassasiyet olarak okunmalıdır.

Hadis rivayeti yoluyla İslam'da olmayan hususların dine penetrasyonlarını(sızmasını) önlemek için Ömer(RA) şu esasları vazetmiştir:

1.Rivayet asıl metne sadık olmalıdır.
2.Ravinin sadece itimat edilir bir şahıs olması bir rivayetin sahih olması için yeterli bir teminat değildir.
3.Bir tek ravi tarafından rivayet edilen bir hadis, uzmanların "Tâbi" ve "Şahit" dedikleri bir delil ile teyit edilmelidir.
4.Bir tek rivayet zinciri ile nakledilen hadis her zaman itimada şayan değildir.
5.Bir rivayetin doğruluğunu muhakeme ederken, durum ve koşullar dikkate alınmalıdır.

Hz. Ömer'in kişiliği değişik yönlerden incelenirse onun; aynı anda devlet kurucu, devlet adamı, stratejist, komutan, filozof, eğitimci ve rehber olduğu; aklı, vicdanı ve takvayı aynı anda yaşadığı görülür. O istihdam ettiği kişilerin "onlarsız olmaz" hale gelmesine asla müsaade etmedi. Devlet çarkını öyle bir döndürdü ki, aletlerini istediği yerde kullanır, münasip görürse bir aleti tamamen atar, onun yerini alması için yeni birini hazırlardı. Onun bütün icraatı en küçük ayrıntısına kadar incelendiğinde tek bir adaletsizlik veya zulüm örneğine rastlanmaz.

Allah ondan razı olsun.

Baki Kaya
E. Kurmay Albay

Konuk Yazar